MAKALE Yenilenebilir ve Etkin Enerji Kullanımının Yapılarda Uygulanması Sanayileşme ile birlikte çevre sorunlarının artarak yaşadığımız dünyada sebep olduğu tahribatlar, günümüzde insan sağlığını ve ekolojik dengeyi tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Özellikle yenilenemeyen enerji türlerinin diğerlerine göre daha kirletici ve kaynaklarının sınırlı olması bu sorunu önemli hale getirmektedir. Çevre kirlenmesi ile ilgili yapılan araştırmalar, en önemli kirletici kaynağının fosil tabanlı enerjiler olduğunu ortaya koymaktadır. Yapılaşma faaliyetleri, heryılküreselolarak kullanılan enerjinin yaklaşık % 40'ını tüketmektedir. Türkiye'de de konut/hizmet sektörünün enerji tüketimindeki payı yüksektir. Bu enerjinin genel olarak fosil kaynaklı olması sorunu artırmakta ve yapı sektörüne büyük sorumluluklar yüklemektedir. Bu nedenlerle, enerji kullanan her sektör gibi yapı sektörünün de enerjiyi etkin kullanma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Enerji tüketiminin azaltılmasını sağlayan her önlem, yaşam koşullarının iyileştirilmesi açısından çok önem taşımaktadır. Bu amaçla çalışmada yenilenebilir enerji kaynaklarının değerlendirildiği, akıllı yapıların kullanılmasının gerek enerji verimliliğindeki, gerekse de sürdürülebilir çevreleroluşturmadaki önemi ifade edilmiştir. Özellikle güneş enerjisinden yararlanmak için basit sistemlerin kullanıldığı pasif yöntemlerin uygulanması, yapılarda enerji etkinliği açısından önemli bir çevresel yaklaşım olmaktadır. Bu çalışmada, sürdürülebilirçevre ve enerji verimliliği kapsamında gerek yönetmelikler gerekse tasarım aşamasında dikkat edilmesi gereken konularla ilgili öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Yenilenebilir Enerji, Sürdürülebilir l ik, Etkin Enerji. 1. Giriş Kaynakları hızla tükenmekte olan dünyamızda, kullanılan enerji miktarının hızla artması ve buna bağlı olarak ekosistem dengesinin bozulması sadece çevreyi koruma konusunda değil, aynı zamanda enerji kullanımı üzerinde de yeni yaklaşımların oluşmasına neden olmuştur. Yeşil binalar, yeşil enerji ve sürdürülebilir çevre ve kaynak kullanımı gibi terimler yukarıda belirtilen süreçlerin sonuçları olarak hem uygulama hem de yasal düzenlemelerde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle enerji verimliliği konusu, yaşanan enerji krizleri ve sera gazı salınımlarının yarattığı iklim değişikliği gerçeği ile birleşince, öncelikle ABD'de ve Avrupa'da ve sonrasında küresel ölçekte mal ve hizmet alımlarındaki karar verme süreçlerinde önemli bir etken olmaya başlamış ve aynı ölçüde yasal düzenlemelerde de yer bulmaya başlamıştır. İnsan doğal çevrede yaşarken önceleri doğal kaynakları kullanmıştır. Teknoloji ilerledikçe enerjiye olan ihtiyaç artmaya başlamıştır. 158 Tesisat Dergisi Sayı 184 - Nisan 2011 Artan enerji ihtiyacını karşılamak için insanoğlu daha verimli enerji üretebileceği kaynaklara yönelmiş, böylelikle yakılması ile daha çok enerji üreten fosil kaynaklı yakıtlar kullanılmaya başlanmıştır. Ancak milyonlarca yılda oluşmuş bu yakıtların bir anda yakılarak tüketilmesi dünyanın ekolojik dengesi üzerinde ciddi problemler yaratmıştır. Son yüzyılda oluşan bu durum, küresel iklim değişikliklerine ve ciddi boyutlarda olumsuzluk gösteren doğal ve yaşamsal etkilere neden olmuştur. Bununla birlikte dünyadaki toplam enerji tüketiminin yaklaşık % 86'sını fosil tabanlı enerjiler kapsamaktadır. Yenilenebilir ve nükleer kaynaklardan elde edilen enerjiler ise, sadece birincil enerji tüketimi içinde % 7,8 ve % 6,5'Iik paylara sahiptir[l]. Fabrika bacalarından, kentlerden, motorlu araçlardan atmosfere dağılan karbondioksit gazının yol açtığı sera etkisinin 1,5-4 °C sıcaklık artışına yol açacağı, bunun da buzulların erimesi sonucu, deniz seviyesinin yükselmesine neden olacağı düşünülmektedir[2]. Brit i sh Petroleum Bekir YELMEN Aksaray Üniversitesi M. Tarık ÇAKIR Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Daire Başkanl ı ğı (BP) tarafından her yıl yayınlanan Dünya Enerji Raporu verilerine göre, 2007 yılında dünya enerji tüketiminde bir yıl önceye göre ortalama % 2,4 oranında artış olurken Türkiye'de bu oran % 5 olmuştur[3). Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de enerji bağlantılı C02 emisyonlarının 20 yıllık periyotta arttığ ı izlenmektedir[4]. Ayrıca Türkiye'de tüketilen toplam enerjinin yaklaşık% 70'i ithal edilmekte ve bu oran gittikçe artmaktadır. Türkiye'nin enerji ithalatının 2010'da % 73'e, 2020'de ise % 78'e yükselmesi beklenmektedir[5). Bu durum ülkemizi çeşitli açılardan olumsuz etkilemektedir. Bu bilinçle, enerji türünün doğru seçimi ve etkin kullanımının benimsenmesi, ülkemiz için ekonomik, sosyal, çevresel açıdan birçok yarar sağlayacaktır. Yapılaşma faaliyetleri, her yıl küresel olarak kullanılan enerjinin % 37'sini tüketmektedir. Dünyada oluşan sera gazlarının üçte birinden yapılaşma faaliyetleri sorumlu tutulmaktadır[6]. Türkiye'de yapılarda enerji tüketimi oldukça fazladır ve konuV hizmet sektörünün enerji tüketimindeki payı, 1990- �
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=