"Başarılı çalışmalar aynı hedefe ve amaca yönelik yapılır, bir sinerji yaratılırsa sadece o firma, o üniversite veya hoca için değil ülke için yararlı olacaktır. O ülkenin ekonomik ve rekabet gücünü arttırıcı yönde önemli çalışmalar olacaktır. Bu sebeple, öğretim üyeleri, fakültelerdeki idareciler olarak hepimizin bu işe çok önem vermemiz lazım." bazı görüşlerin yerine getirilmesi gibi rutin hizmetlerdir. Bir de sanayi ve sektörün ihtiyaçları doğrultusunda projelerin oluşturulması çok önemli. Bu nedenle bizlerin bunları da yerine getirmesi gerekiyor. Dünya çok küçük. Bu sözü sürekli söylüyoruz ama ben buna inanlardanım. Hatta hep "dünya vatandaşı olmalıyız" sözünü söyleşilerimde ve hatta derginizin yazılarında da çok sık vurgularım. Dünyada neler olup bittiğini her gün izlemeli ve bu olup bitenleri de ülkemize getirip daha çabuk ve hızlı gelişmemizi sağlamaya katkıda bulunmalıyız. Tabi, teknik konularda hemen rekabet gücü akla geliyor. Biz öğretim üyeleri de sanayinin ve sektörün rekabet gücünü arttırıcı çalışmal arda bulunmalı ve içinde yer almalıyız. Hem biz yer almalıyız hem de öğrencilerimiz yer almalı. Makine fakültesinden örnek vereyim. Buna çok inandığım için, kariyerime başladığım ilk günden itibaren öğrencilerimle yaptığım çalışmaları sektöre hep sundum. Dekanlıkta da çok güzel bir model geliştirdik. Öğrencilerin doktora ve master tezlerinin ve hatta lisansta yapılan bitirme projelerinin; sanayinin, sektörün ve firmaların ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanması yönünde çalışmalar yaptık. İlk defa Arçelik Ar-Ge Direktörlüğü ile başladık. Daha sonra birçok sanayi kuruluşumuza ve üniversitemize yayıldı. Teknik üniversite içindeki diğer fakülteler bizim makine fakültesindeki bu modeli hemen uyguladılar ve bizim 1994'ten itibaren çalışıp olgunlaştırdığımız ve 1996'da ilk kez uyguladığımız modelimiz, bugün ulusal bir destek olan SAN-TEZ projesine dönüştü. Bu uygulanmasından mutluluk duyuyoruz. Üniversiteler sanayiye nasıl yardımcı olabilir ve sanayi de üniversiteler ile nasıl bütünleşebilir gi bi konularda tartışmalar düzenleniyor. Üniversiteler ve sanayi kuruluşları yıllardır ayrı ayrı başarılı çalışmalar gerçekleştiriyor. Ama bu başarılı çalışmalar aynı hedefe ve amaca yönelik yapılır, bir sinerji yaratılırsa sadece o firma, o üniversite veya hoca için değil ülke için yararlı olacak ve ülkenin ekonomik ve rekabet gücünü arttıracaktır. Yaptığım İşlerde Yurtdışı Örneklerini Takip Ediyorum Amerika Birleşik Devletleri'nde, 1972-1977 arasında yaptığım doktoramı, o yıllarda Türkiye'de henüz olmayan sayısal yöntemlerle hazırladım. Simülasyon, Modelleme ve Optimizasyon tekniklerini kullanarak "Güneş Enerjisi Destekli Absorpsiyonlu Soğutma Sistemininin Performansını" inceledim. Daha sonra teorik olan bu çalışma, ARKLA, YORK ve TRANE tarafından ticarileştirildi. Proje, Amerikan enerji bakanlığının bir projesi idi. Doktora tezimi hazırlarken böyle bir projede çalıştığım ve projenin sonuçlarının da ürüne döndüğünü daha kariyerimin basında yaşadığım icin çok şanslıyım. En uçta bir örnek, bir teorik çalışma ama bu çalışma ticarileşebiliyor. Demek ki üniversitelerin bu tür çalışmaları yapması ve sanayiye, doğru anlatabilmesi gerek. Doktora çalışmasını hazırlarken sektörden sürekli öneri alıyorduk. Bu şekilde, sektörün hedeflerine yönelik bir çalışma haline dönüştü. Ülkemizde de modellerin dünyada olduğu gibi ülkemizde de yüksek lisans tezleri, doktora çalışmaları sıra- "Dünyada neler olup bittiğini her gün izlemeli ve bu olup bitenleri de ülkemize getirip daha çabuk ve hızlı gelişmemizi sağlamaya katkıda bulunmalıyız." VİZYON sında üniversiteler sanayi ile iç içe çalışmalı. Konu verilirken sanayinin ihtiyaçları göz önüne alınmalı. İşte bizim dekanlıkta oluşturduğumuz model tamamen bu esasa dayanıyordu ve birçok kuruluşumuzda bugün de uygulanıyor. Süreklilik kazanması önemli. Ben meslek hayatımda hem idareci hem de akademisyen olarak sanayi ve sektörle iç içe çalıştım. Ayrıca 1999'dan beri İstanbul Sanayi Odası Kalite ve Teknoloji İhtisas Kurulu (İSOKATEK üyesiyim. 1993 yılında bir yıl boyunca, Türkiye'nin ilk Üniversite-Sanayi İşbirliği Şurasının hazırlanması sırasında Genel Sekreter olarak görev aldım. Anlatmaya çalıştığım modeller de o Şurada şekillendi. 1994 yılında İTÜ Makine Fakültesi Dekanı olunca bu modelleri uygulamaya başladım. Özellikle 19901ı yıllarda, Ar-Ge'nin ve üniversite-sanayi işbirliğinin önemini vurgulayan toplantı, çeşitli platformlar, kongreler düzenlendi ve bilinçlendirme çalışmaları yapıldı. Ben bu çalışmaların birçoğunda bulundum. Yurtdışındaki örnekleri takip ederek, tartıştık ve Türkiye için adapte etmeye çabaladık. Bunun yanı sıra yetkili kurumlar vasıtasıyla, hükümete görüşlerimizi yazılı bir şekilde bildirerek, Ar-Ge ile ilgili birçok çalışmada karar alınmasında etkili olduk. Her Zaman, İleriye Dönük Çalışmaların İçerisinde Yer Alıyorum Hükümetin, Avrupa Birliği 6. Çerçeve Programlarına geçiş için karar almasında ISO-KATEK grubu olarak rol oynadık. Başta, Teknoloji Geliştirme Yasası olmak üzere, Ar-Ge Yasası, Enerji Verimliliği Yasası, Binalarda Enerji Performansı Yasası, Enerji Strateji Belgesi, Yenilenebilir Enerji Yasası, Sanayi Stratejileri Dökümanı oluşumlarında görüşlerimiz yer aldı. Son yıllarda strateji belirleme ile ilgili çok arama toplantısı yapıldı. Hatta 2030'ta- 2050'de Türkiye'nin nerede olacağı konulu arama toplantılarına davet edildim, oradaki konuşmalardan çok şey öğrendim ve ben de bildiklerimi nakletmeye çalıştım. Bu tür toplantılarda hem bir şeyler araştırıp, öğrenip, bunları nakletme imkanı bulduğumdan, hem de bir aracı olarak Tesisat Dergisi Sayı 184 - Nisan 2011 123
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=