Tesisat Dergisi 182. Sayı (Şubat 2011)

VİZYON 54 Tesisat Dergisi Sayı 182 - Şubat 2011 + vardı, bu sistem aynen devam edecek. Daikin markalı ürünleri ise her iki kanalımız da satabi- liyor ama tabi geçmişten gelen bir alışkanlık ve klima sektörüne olan aşinalık ve tecrübeden do- layı Buderus kanalı Daikin’i daha çok satıyor. Bu arada Bosch kanalını da biz yavaş yavaş Daikin ürünlerinin satışına ısındırmaya çalışıyoruz ama şu anda her iki kanal da bu markayı satabiliyor. Isıtma sistemleri içinde bu kanalların üst üste gelmesini istemiyoruz. Bosch markalı ısıtma ürünlerini satan Bosch bayileri ayrı bir kanal, Bu- derus markalı ısıtma ürünlerini satan bayiler ayrı bir kanal olarak devam etsin istiyoruz, ki bu zaten Bosch Termoteknik’in bütün dünyada uyguladığı bir strateji. Yani dünya çapında da marka bazında satış kanalları birbirinden ayrı çalışıyor. “Türkiye, split klimada Avrupa’nın en bü - yük pazarıdır” Avrupa’ya baktığınız zaman ısıtmacı bayiler veya ısıtma ile ilgili çalışan tesisatçılar, klimayla ilgili çalışmıyor, böyle bir yapı oluşmuş. Orada klimayı daha çok “electric installer” dedikleri elektrikli eşya ile ilgili çalışan firmalar monte ediyor ama Türkiye’de böyle değil. Bana göre bu daha iyi ve daha ileri bir sistem. Çünkü biz klima konusunda Avrupa’daki birçok ülkeden çok daha ilerdeyiz. Avrupa’ya baktığınız zaman Akdeniz kıyısında- ki ülkeler dışında çok ciddi bir klima pazarı yok ve Türkiye, split klimada Avrupa’nın belki de en büyük pazarı. Dolayısıyla Türkiye’deki installer te- sisatçılar klima konusunda çok tecrübeli. Bu an- lamda bizdeki tesisatçıların hem ısıtma işi, hem klima işini beraber yapmaları, bence doğru bir çözümdür ve önümüzdeki dönemde Avrupa klima konusunda tecrübe kazandıkça, benim tahminim bu tarafa doğru bir gidiş olacak. Çünkü Türkiye dediğim gibi klima alanında Avrupa’dan çok daha ileri bir konumda. “Daikin VRV için bayilerin yetki belgesi alması şart” Sistem klimalarında Daikin’in VRV satışıyla ilgili bir uygulamamız var. Bizim bayi teşkilatımızda merkezi sistem klima satmak isteyen, bu konuya yatırım yapmak isteyenlerin Isısan Akademi’nin düzenlediği VRV yetki eğitimlerine katılmaları ge- rekiyor ve bunun sonucunda da VRV yetkisi bel- gesi alması gerekiyor. Ürün ve montaj kalitesinde bir problem olmaması için, hesapların düzgün bir şekilde yapılabilmesi için bizim bu tip yetki eği- timlerini yapmamız gerekiyor. Çünkü bu merkezi sistem VRV’de biraz daha farklı, örneğin bir split gibi değil ve daha profesyonel bir yapısı olduğu için çok dikkatli hesaplar ve analizler yapılması gerekiyor. Sistemin düzgün çalışması için plan ve proje yapılması gerekiyor, eğer sistem düzgün ça- lışmazsa, markanın bir problemi olarak karşımıza çıkar. Biz de sistemin düzgün olarak işlemesi için, tüketici ve son kullanıcı memnuniyeti için bu eği- timleri gerçekleştiriyoruz ve VRV konusunda yetki veriyoruz. Dolayısıyla bizim bayi teşkilatımızda olan ve bu VRV yetkisi almak isteyen ve bu ko- nuda yatırım yapmak isteyen bayilerimiz her yıl açılan eğitimlere katılıyorlar. VRV montaj ve satış yetkisi aldıktan sonra da VRV ve merkezi sistem klima işlerini yapabiliyorlar. Burada önemli olan kriter, gerekli yatırımı yapmak ve eğitimleri başa- rılı bir şekilde tamamlayıp yetkiyi alabilmek. Bosch sistemlerinin satış organizasyonunda Türkiye çapında aşağı yukarı 200’e yakın bayii- miz var. Buderus’un satış organizasyonunda ise yaklaşık 400 civarı bayiimiz var. Türkiye’nin her şehrinde bayiimiz var ama tabi İstanbul ve diğer büyük şehirlerdeki bayi sayımız daha fazla. Do- ğalgazın gelişmesine paralel olarak ülkenin diğer şehirlerinde de yeni ihtiyaçlar çıkıyor. “İnşaat sektöründeki canlanma bizim sektörümüzü de olumlu etkiledi” 2010 yılı bana göre; hem bizim için, hem ısıt- ma, soğutma, klima, havalandırma sektörü için iyi geçti diye düşünüyorum. Zaten en basitin- den büyüme rakamlarına baktığınız zaman da Türkiye’nin 2010 yılında 2009’a göre ciddi bir bü- yüme yarattığını görüyoruz. Tabi şu anda üçüncü çeyrek rakamları açıklandığı için o rakamları baz alarak konuşursak, Türkiye’de % 8.9, yaklaşık % 9’luk bir büyüme rakamı karşımıza çıkıyor. İnşaat sektörüne baktığımızda ise tablo bambaşka bir görünüm kazanıyor, 2010 yılında inşaat sektörü- nün%24 büyüdüğünü görüyoruz, yani neredeyse 3 katı gibi gelişme söz konusu. Tabi 2008 ve 2009 yıllarında inşaat sektörü ciddi bir düşüşteydi. Bu düşüş, global ekonomik krizden önce başlamıştı ve hatta 2007’nin son çeyreği, ikinci yarısından itibaren 2008 ve 2009 yılları boyunca bu düşüş devam etmişti. 2010’da ise bu tablo artık tersine döndü ve piyasa artık açılmaya başladı. Bunun da bizim sektörümüze çok pozitif bir etki yaptı- ğını düşünüyorum, ki hepimiz zaten çevremizde yeni ve büyük projelerin başladığını, daha önce başlamış ama durmuş projelerin de tekrar can- landığını görüyoruz. Bunlar bizim sektörümüz için hep olumlu işaretler ve gerek bizim şirketimizin gerekse sektördeki diğer şirketlerin bu olumlu ha- vadan faydalandığını düşünüyorum. 2010 yılında tüketici kredilerinin faiz oranlarının düşmesinin de inşaat sektörünün canlanmasına oldukça etkisi oldu. Faiz oranlardaki düşüşler, tüketicinin kredi kullanmasını rahatlattı ve kredi kullanımıyla örneğin bir ev satın alındığında, bu- nun ısıtmasıyla, belki klimasıyla, beyaz eşyasıyla, mobilyasıyla, halısıyla, perdesiyle derken aslında bütün ülke ekonomisini kalkındırma yolunda ciddi bir adım da atılmış oluyor. Burada birkaç etki daha sayabiliriz; depreme dayanıklı konut ihtiyacımızın olduğunu muhak- kak dikkate almak gerekir. Ülkemizin neredeyse tamamı deprem kuşağında ve ciddi şekilde dep- reme dayanıklı konut ihtiyacımız var. Aynı şekilde büyükşehir belediyeleri tarafından kentsel dönü- şüm projeleri yapılıyor. Bu projeleri çok olumlu ve pozitif projeler olarak değerlendiriyorum. Bunun sonucunda da inşaat sektöründe ciddi bir büyü- me gerçekleşeceğini düşünüyorum. Önümüzdeki dönemde de bence inşaat sektörü bu büyümesini devam ettirecek, çünkü bir ihtiyaç söz konusu. Bu da beraberinde bizim sektörümüze olumlu bir yansıma getiriyor. “Kombi değişim pazarı da satışları büyük oranda artıracak” Bunların dışında göz ardı edilmemesi gereken bir konu daha var ki o da ülkemizde doğalgazın seyiri. Türkiye’de doğalgaz 20 seneyi devirdi ve ilk olarak kullanıma 1989’da Ankara’da başla- mıştı. Yani 21-22 senedir Türkiye’de doğalgaz kullanılıyor, bunun anlamı da 21-22 seneden beri doğalgazlı cihazlar satılıyor, takılıyor ve çalıştırı- lıyor. Elbette bu cihazların da belli bir ömrü var. Yani bir kombiyi ele aldığınız zaman, iyi kalitede bir kombinin uluslararası standartlarda ömrü 15 senedir. Dolayısıyla da artık cihazlarda değişimler gerçekleşiyor, yani bizim değişim pazarı dediğimiz pazar da hareketleniyor. Türkiye’de şu anda yak- laşık 6.2 milyon bireysel doğalgaz abonesi var. Bildiğim kadarıyla bunun yaklaşık bir milyonu doğalgaz sobası kullanıyor, kalan aboneler ise kombi kullanıyor. Her sene bu cihazların da belli bir kısmı bundan sonra değişecek, bu da bizim gibi şirketler için bir yeni pazar diye düşünüyo- rum. Burada tabi şöyle de bir konu var, ona da değinmeden geçemeyeceğim. Bir kombinin ulus- lararası standartlarda ömrü 15 sene dedik, ama siz eğer tüketici olarak karşınızda iyi bir alternatif bulursanız 15 seneyi beklemeden de cihazınızı değiştirebilirsiniz. Nedir bu iyi alternatif? Örneğin konvansiyonel, standart verimli bir kombi kulla- nıyorsanız evinizde, piyasada da reklamlar ve

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=