■ • • TMO ISTANBUL SEMiNERLERi 21 Ekim 1995 günü gerçekleştirilen, Isıtma Sistemleri ve Sistem Seçimleri, konulu TMD- İstanbul Semineri 'nde Erdoğan AT AKAR tarafından yapılan giriş konuşmasını yayınlıyoruz. Bugünkü roplanrımızın konusu Isırma Sistemleri ve Sistem Seçimi. Ben birinci bölümün, yani Isırma Sistemlerinin üzerinde genel bir konuşma ile konuyu açmak istiyorum. • Adem babamızın vücut sıcaklığı 37°C mi idi bilmiyorum; ama insanoğlunun ısınma ihtiyacı ortam sıcaklığı vuci.it sıcaklığının 20-22°C altına düşünce ortaya çıkıyor, dersek bugünkü insan anatomisine göre dış sıcaklık 15°C'nin altına inince, ısınma gündeme gelecek demektir. Hele ilk insanların çıplak olduğunu kabi.il edersek bu durum daha da kötüleşecek; 26-22°C'lere inince ısınma gündeme gelecektir. İlk insan ateşi keşfedene kadar herhalde kovuklara, mağaralara girerek, sonra da üstüne birşeyler örtünerek, giyinerek ısınmaya çalışmıştır. Yani, bir bakıma, giysilerin rarihreki ilk tesisat malzemesi olduğunu söyleyebiliriz. Ateşin keşfinden sonra açık ocak, korunaklar gündeme gelince de bacalı ocaklar kullanılmaya başlanmıştır, sanırım. Bacalı açık ocaklar Almanya'da 1 O. asırda kullanılmaya başlamış; ancak bugünkü Ti.irk Hamamlarında halen ~ygulanan döşeme altından ve duman arasından dumanın ·sevki ile yapılan ısırma Romalılar zamanından kullanılan bir sistem. 12. asırda Almanya'da bir ocak üstünde ısırılan taşların önce duvar arasından geçen dumanla, taşlar ısındıktan sonra da taşın üstünden geçen dış havanın doğrudan doğruya odalara sevki ile yapılan ısırma sistemleri geliştirilmiş. İlk buharlı ısırma l 750'lerde İngilrere'de yapılmış; ilk döküm kazanda 1870'de Amerika'da, arkasından da 1880'de döküm radyatörler gelmiş. 1895'de Srrebel ilk dilimli döküm radyatörü icar ermiş. Kızgın su ısırma ilk defa 183l'de İngilrere'de gerçekleştirilmiş; pompalı ısırma ise ilk defa 1925'lerde Almanya' da yapılmış. Son yıllarda Ti.irkiye'de ASHRAE ile yarıp ASHRAE ile kalkmak moda olmuşsa da, biraz günah çıkartarak, Isırmanın Alman Babalarından bahsetmek gerekir. Bu üç babanın biri: Hermann Rierschel 1847-1914 tarihleri arasında yaşamış. 1893 yılında Isırma konusundaki ilk kitabını yazmıştır. Kitap onun hayatında çeşidi baskılarla büyümüş; ölümünden sonra da, arkadan gelenler kitabı alıp, güncelleştirip genişletmişler. Benim kitaplığımda 1938 yılında çıkan 1 l. baskının 1940 yılında Nusret Kulin tarafından rürkçeleşririlmiş bir çevirisi var. Wilhelm Raiss tarafından genişletilen 14. baskının tarihi ise 1963. Ordan ötesini unuttum; çünkü ben diğer iki baba Herman Recknagel 1868-1919 yılları arasında yaşamış; TESiSAT DERGiSi SAYI 18 1897'de yayınladı ğı kitap 173 sayfa imiş; 1919'da öldüğünde 360 sayfaya gelmiş kitabın kalınlığı. Ölümünden sonra Orco Ginsbeng, 1938'den sonra da Kurt Gehrenbeck 1944'reki 45. baskıya kadar geliştirmişler kitabı. 1952'de üçüncü baba devreye girmiş Eberhand Sprenger, 46. baskıyı yeni bir isim ve form altında düzenlemiş; 1904 doğumlu Prof. Sprenger 24 Aralık 1 9 8 9 ' da Berlin 'de öldüğünde arkasında 1986/1987 tarihli 63. baskıyı bırakmış; kitap o günden sonra yeni ustaların katkısıyla geliştirilip gü ncelleşririlmiş ; son baskısı 94/95 tarihli 67. baskı ve 1900 sayfa. Düşünün 1897'deki 173 sayfa, bugün 98 yıl sonra 1900 sayfaya çıkmış. Emeğin, dayanışmanın ve bir öncekine saygının açan çiçeği. Ben Türk Tesisat Mü hendis liği'nin çok şey borçlu olduğuna inandığım bu üç ustayı saygı ve minnetle anıyorum. Konunun tarihinden tekniğine doğru gelirsek, Isırma Sistemlerini farklı açılardan şöyle sınıflandırabiliriz: Büyüklük Açısından; Lokal Isırma, Merkezi Isırma, Bölge Isırma, Enerji Açısından; Kömürlü Isırma, Gazlı Isıtma, Akaryakıclı Isırma, ----------------------
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=