Tesisat Dergisi 171. Sayı (Mart 2010)

Ama o istek numaralı, o işle ilgili ürünün 200 gr. olduğu bize, ki karşılıklı güvene dayanan bir şey, firmadan bir evrakla belgelenmiş oluyor. Hava kanalı imalatıyla ilgili bir soru vardı, ona da değinmek istiyorum. Benim DW veya SMACNA yazmakla ilgili olarak, seçim tercihimdeki gerekçe şudur arkadaşlar: Bu imalatlarda üç tane değer var. Birincisi saç kalınlığı, ikincisi kanal boyutu, üçüncüsü ise bağlantı flanşları arasındaki mesafe veya araya bir takviye atılırsa, o takviye ile flanş arasındaki mesafe. SMACNA'da DW'da bu üç değere göre üretim yaptırıyor. Tabii ki falanş veya takviyenin mukavemet verisi de bir etken. Benim söylemek istediğim, DW'nun şöyle bir kolaylığı var. DW iki değeri sabit kılmış; şu kanal boyutunda bu saç kalınlığı diye belirtmiş. Bunun haricinde alternatifi yok. Üçüncü değer değişken; tabi belli bir basınç değeri için söylüyorum. Belli bir basınç değerinde, belli bir kanal boyutu varsa, ondan üretilecek sacın kalınlığı sabit Onun sadece flanş aralığını ve mukavemetini oradan seçiyorsunuz. SMACNA'da ise tek bir değeri seçiyor. Seçtiği bu değer de, yatay sütunda diğer iki değeri, kanal boyutunu ve aralıklarını buna göre değiştiriyor. Çok farklı kombinasyonlar ortaya çıkartıyor. Bu, kontrol ve üretim takibi anlamında daha iyi, daha mühendisçe, daha ekonomik bir çözüme doğru biryaklaşım sağlıyor ama sistemin kontrolluğu ve verimlilik anlamında geri kalan bir uygulama. Bu bir düşünce tabi, ben DW'nun olmasını tercih ederim diye söyledim. Mustafa Bilge MECON Yapı Endüstriyel Müh. Türkiye'de commissioningi başından sonuna kadar ilaç fabrikalarında birkaç projede uyguladık. Şöyle gelişiyor süreç: Bu commissioning takımı, müşavir firma, ana müteahhit ve tasarımcı gruplardan oluşuyor. Bu çalışmalar, commissioning takımı grup başkanı tarafından yürütülüyor. Çalışmalar tasarım aşamasında başlıyor; uygulama aşaması, devreye alma ve test - ayar çalışmaları, geçici kabul dosyası hazırlanması ve eğitim çalışmaları tamamlanana kadar devam ediyor. Tabi tasarımı kim kontrol edecek? Müşterinin belirli talepleri var. Tasarım da buna göre ve ilgili standartlara uygun olarak yapılıyor mu, yapılmıyor mu diye bir müşavir firma tarafından denetleniyor. Sahadaki uygulamalar ise yine sahada denetleniyor. İlaç fabrikalarında ise, "validasyon" dediğimiz bir üst kabul çalışması grubu da var. 86 Tesisat Dergisi Sayı 171 - Mart 2010 İlaç fabrikalarında uygulanan bu yöntem, konfora yönelik HVAC tesisatında da uygulanıyor mu diye araştırdım.TTMD'nin son yaptığı çalıştayda, ASHRAE'nin sertifika programlarını masaya yatırdık. ASHRAE'nin commissioning üzerinde ciddi derecede hem eğitim hem de sertifika programları olduğunu gördük. 100 saatlik eğitimden geçmeden "commissioning yapabilir" ya da "takım lideri olabilir" belgesi alamıyorsun. Biz hakikaten bu konuda Türkiye'de çok geriyiz. Yani commissioning uygulanmış bir proje çok nadir. Ama dedik ki hiç olmazsa, commissioning'in öbür ayağı olan test ayar ölçüm kısmından başlayalım. Bu çalışma genellikle mekanik müteahhitlere yaptırılıyor. Bu çalışmanın -commissioningüçüncü şahıslara nasıl yaptırılabileceğinin araştırılması gerekir diye düşünüyorum. Bizim en büyük derdimiz, bunların ya hiç yazılmaması ya da yeterince tartışılmaması. MTMD olarak yaptığımız son çalıştayda bu konuyu tartıştık. Bizim yaptığımız çalışma bir öneridir. TTMD'nin bir Tasarım Komisyonu da var. O komisyonla bir araya gelip, test ölçüm ve ayarla ilgili neler yapılabileceği konusunda bir çalışma yapılırsa bir sonuca varabiliriz diye düşünüyorum. Baycan Sunaç GENEL Mühendislik Bu konu Şile'deki çalıştayda da tartışılmıştı. Pek çok konu var; bunlardan birisi de boruların asılması. Tasarımcı bakış açısıyla bir defa önce şunu söyleyeyim; isteklerin tamamı gayet haklı, doğru istekler ve belki % 90'dan çoğu tasarımcılara yönelik. Ama madalyonun başka bir yüzü daha var. Askıları nasıl yapacağız? Bunları metraja nasıl sokacağız? Yani örneğin l/2"dan başlayıp, 6"a kadar bir demet halinde giden boruların askılarını metraja nasıl sokabiliriz? Biz çoğu zaman işin kolayına kaçıyoruz ve bütün askı vb. elemanların hepsi fiyatın içindedir, diyoruz. Bu iyi bir yaklaşım değil. Ama bunun çözümünü sağlamak da çok zor. O zaman tek tek hepsinin analizini yapıp, belki detayları çizmemiz mi gerekiyor? Bazen verdiğimiz detay gereksiz yere müteahhidi zora da sokabilir, aynı işi daha basit bir detayla da çözebilir. Yani bunun uzun uzadıya tartışılması gerekir. Belki Türkiye koşullarına göre standartlaştırılması lazım. Yoksa, örneğin Amerikan kaynaklarında binlerce detay var. Oradan almak da mümkün. Geçmişte öyle yaptığımız da oldu; ama onların Türkiye'de uygulama şansının da bazen olmadığını görüyoruz. İstek haklı ama yanıtgetirmek o kadar kolay değil. Bu arada kollektör mesnetlerinin ayrı verilmesi konusu, benim katılmadığım belki tek görüş olabilir. O kadar ayrıntıya girmenin gereği olmayabilir, yani kollektörün fiyatı yanında kollektörün mesneti belki % 2-3 tutar. Bu hem hesaplamayı zorlaştırır, hem de tasarımı. Ayrıca metraj listelerini de şişirir. Belki bu mesnetler kaynaklı çelik işlerinin içine sokulabilir. Boruların yalnız astar boyalı olarak teslim edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bitirme boyası veya son kat boyanın mekanik tesisat müteahhidine yüklenmesi çok anlamlı değil. Çünkü boya çoğu zaman dekorasyonla ilgili bir konu olup, son anda fikirler değişiyor. Genel olarak o mahallin boya işlerinin tümünün birden ele alınması gerekiyor. Burada açıktan geçen borulardan söz ediyorum. Astar boyalı boru fabrikadan alınmalıdır. Ancak büyük sipariş olması gerekiyor, anladığım kadarıyla orada bir sıkıntı var gibi; üreticilerle konuşarak belki bir çözüm bulunabilir. Titreşim izolatörü gerekiyor mu, gerekmiyor mu? Ama bu da sanki tasarımcıdan bekleniyor gibi görünüyor. Biz çoğu zaman hangi cihazın alınacağını bilmiyoruz. Her üreticinin kendine özel titreşim izolatörleri var zaten. Onun için yine biz yine işin kolayına kaçarak (ki burada marka konusu da gündeme gelecek) izolatörü vb. elemanları hepsi birlikte diyor ve doğrusunu yaptığımızı düşünüyoruz. Ayrıca, cihazın bulunduğu yer zemine mi, kiriş üstüne mi oturuyor yoksa iki kirişin arasında mı? Döşeme kalınlığı vb.'ye bağlı olarak çok değişik çözümler getirilebilir. Bunun tasarım aşamasında çözülmesi belki teorik olarak mümkün, ama bu ve benzeri konular, tasarım sürelerini ve hizmet bedellerini 2-3 katına kadar artıran talepler. İstek belki doğru ama gerçekleştirilmesi zor, buna karşın konuya el birliğiyle bir çözüm bulmamız gerekir. Burada deprem konusuna hiç değinilmedi. Şartnamelere, sadece "Tesisatta depreme karşı müteahhit her türlü önlemi alacaktır" gibi bir cümle koymanın bir anlamı yok, bunların önüne geçmemiz gerekir. Kanallar konusunda benim tecrübem de DW 144'ün daha uygun olduğu şeklinde. Ama biz genellikle Amerikan ve Alman literatürüne, şartnamelerine alışkınız, İngiliz standardı orada biraz sırıtıyor gibi görünüyor. Bilmiyorum, bir Alman şartnamesi ya da standardı var mı? VDI olabilir, ama araştırılmalıdır. Bir başka konu, işletmeye alma ve ölçme konusu. Ölçelim deniyor ama o sırada yük yoksa ne yapacağız? Çok sık karşılaşılan bir durum. Öyleyse, ne yapacağımızın da bir şekilde şartnamede yazılması gerekir. Çoğu

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=