Tesisat Dergisi 16. Sayı (Temmuz-Ağustos 1995)

uluslararası asgari standartlara uygun, sağlıklı, hijyenik, konforlu, güvenli, huzurlu, estetik ortamlar olması gerektiği anlaşılır. Dolayısıyla günümüzde konutlar sadece bir barınak olarak tanımlanamaz. Ayrıca ileri ülkelerde, gelişen teknoloji ve yaşam standartları doğrultusunda konutlar çok amaçlı kapalı ortamlara dönüşmüş, barınak amacı yanı sıra işyeri, eğitim, eğlence, sağlık vb. fonksiyonlara yönelmiştir. Bunda gelişen iletişim ve ulaşım olanakları kadar günümüz teknolojisinin etkileri de çok büyüktür. Öte yandan, geri kalmış ülkelerde kentsel yerleşi m ve yapılaşma sorunları; genel nedenlerle, temel nedenler çok iyi analiz edilerek kriterler belirlenerek ele alınmalıdır. Mevcut sorunların çözümünde hedefin kaliteli sağlıklı yapı olması çok önemlidir. Bu anlamdaki konutlar, kentsel yerleşimde sağlıklı yerlerini alabilir. Bu şartlarda insanoğlu, layık olduğu haklarının bilincine varır ve arzulanan demokratik toplumsal yaşam kurallarını benimser. Geri kalmış ülkelerin; kentsel yerleşim ve y apılarında karşılaştıkları soru nların nedenlerinden biri, toplumun; bilimsel dayanaklardan yoksun ve teknolojik gelişimlerden habersiz olması gösterilebilir. Gerçekten, bu ülkelerde gerek kentler, gerekse yapılar yapı biyolojisi ve yapı teknolojisi biliminin getirdiği yeniliklerden yoksundur. Bu ülkelerin yerleşimlerinde doğanın; hava, su, toprak gibi temel unsurları korunmamış, ekolojisinin birimi olan enerji bilinçli kullanılmamış, çevre kirliliği, yapı içi enfeksiyon, iç hava kalitesi sağlık, hijyenik sorunlar, güvenlik, yangın, sağlık kuralları dikkate alınmamıştır. Bu nedenlerle 21. yüzyıl Global Dünya yaşamında kentlerin ve onun birimi olan yapıların zorunlu uygarlık standartlarına uygun tarzda gelişimi sağlanmalıdır. Bu doğrultuda Birleşmiş Milletler ve onun insanlığa yararlı programlarının yürütümü ile görevli örgütleri, politik çıkarlardan arınmış, açık, şeffaf, gerçekçi p rojelerin sağl ıkl ı uygulamasını amaçlamalıdır. Özellikle KONFERANS geri kalmış ülkeler ile ilerlemekte olan ülkelere yapılacak ekonomik yardımların bilim ve tekniğe dayalı teknolojik (know-how) bilgi transferleri ile birlikte yapılması küreselleşen dünyamızda toplumlar arası yaşam standartlarının, farklılıklarının kaldırılması amaçlanmalıdır. Aksi takdirde geri kalmış ülkelerin ilkel yaşamı, uygar ülke toplumların yaşam düzeyini etkileyecek ve dünyamız arzulanmayan "YAŞAM KİRLİLİĞİ" sürecine girecektir. Bu çerçevede, küreselleşen küçülen ve ortak malımız olan dünyamızda doğaya sahip çıkma, doğanın imkanlarını uygun ve ortak kullanma insanlığın en önemli görevi olmalıdır. Bugün ülkemizde nüfus artışı, hızlı büyüme, ekonomik sorunlar birçok alanlarda olduğu gibi kentsel yerleşim ve yapılarımızda da sorunları doğurmuştur. Özellikle büyük şehirlerimizde gecekondu olgusu organize yerleşim rant tesislerine dönüşmüş, kaçak yapılaşma zilliyet hakları, gecekondu af yasaları ile yasal hak haline gelmiş bulunmaktadır. Ayrıca şehirlerimizin çarpık gelişimi imar yasaları ile teşvik edilmiş; inşaat sektöründe; temel teknik kurallara uymayan yeni üretim yöntemleri gelişmiştir. Bu yaklaşımda konuya teknik açıdan bakıldığında çok çarpıcı sonuçlarla karşılaşırız, Örneğin: • Son yıllarda dış ülkelerde büyük başarılara erişen müteahhitlik sektörü incelendiğinde sayılarının 140.000 adedin üstünde olan müteahhitlerimizin %90 oranının mühendislik hizmetinden yoksunluğu anlaşılır. (Nitekim, yasalarımız inşaat sektörünü sorumlu bir hizmet sektörü yerine ticari b i r sektör olarak tanımlamaktadır.) • İnşaat teknolojisi ile uğraşan mimar ve mühendislerimizin 140.000 adede ulaşmasına karşın %5 oranının profesyonel ve uzman olduğu, diğerlerinin diploma yetkisi ile hizmet verdiği görülür. (Bu nedenle hizmet ara mühendislik ticari ağırlığına 17 dönüşmüş, teknik kurallardan uzaklaşmıştır.) • Yapıların denetim ve kontrolu ile görevli teknik elemanların adedi; tasarım, uygulama, üretim, bakım, onarım hizmetlerinde çalışanların yaklaşık iki katıdır. (Bu nedenle ülkemizde gerçek anlamda p rofesyonel yapı kontrolu, müşavirlik ve sigorta denetim sistemi halen kurulmamıştır.) • Yapı malzemeleri üretiminde kalite kontrolu ve standartlar yetersizdir. Tüketici garantisi yok sayılabilir. (Yetkili kuruluşlar arası eşgüdüm olmaması uluslararası standartlara uyulmaması bu sonucun temel nedenidir.) • Yapı teknolojisi ile ilgili yasa, şartname ve yönetmeliklerimiz, standartlarımız 1960 yılları teknolojisi sınırlarında kalmış olup, yetersizdir. Gümrük Birliği'ne girmek üzere olduğumuz bu dönemde uluslararası standartlara uyum hazırlıkları başlamamış bulunmaktadır. (Eğitim, uygulama, üretim, işletme ve tüketim reformları zorunlu hale gelmiştir.) Sonuç: Yukarıda teknik nedenleri ana başlıklar halinde özetle belirtilen sorunlar dışında yasal, idari, politik, yerel yönetim gibi kaynakların doğurduğu çok fazla olumsuz etken mevcuttur. Sağlıksız yerleşim ve çarpık yapılaşmanın ilk önlemi kırsal kesim yaşamını İnsan Haklarına uygun standartlara getirmek olmalıdır. Çağımız teknolojisi bunu sağlamaya müsaittir. Bu nedenle en önemli sorun bütün yörelerdeki yapılarımızın, yapı biyolojisi bilimi esaslarına uygun altyapı sistemlerinin tesisi ve yapılarımızın Yapı Teknolojisi Bilimi esaslarına uyumlu üretilmesi olmalıdır. Bu amaçla öncelikle, toplumumuzun, bilim ve teknik yönünden bilinçlendirilmesi ve halkımızın teknolojiye güveni sağlanmalıdır. Bu güven ortamında profesyonel mühendislik hizmetlerinin; müşavir denetim ve kontrolunda toplumun yararına olması sağlanmış olacaktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=