Tesisat Dergisi 16. Sayı (Temmuz-Ağustos 1995)

KONFERANS • • •• • • HABITAT ll'NIN GUNDEMINI OLUŞTURAN • • TEMEL KAVRAMLARIN iRDELENMESi Belli bir konuda geleceğin dünyasında uygulanacak politikaları belirlemek iddiasında olan, Habitat il gibi bir faaliyetler bütününü, yönlendirmekte bazı kavramlar kritik bir rol oynamaktadır. Bu türdeki her faaliyet, yeni kritik kavramlar getirebildiği ölçüde, eski politika önerilerinden farklı politikaların geliştirilmesine olanak verecektir. Böyle politikaları etkileyecek, dolayısıyla toplumda kaynakların yeniden dağılımında etkili olacak kavramlar rastgele ortaya çıkmazlar. O_r_tay_a_çıkan_ kavramla[ı çok genel çizgileriyle iki grupta toplayabiliriz. Birinci gruba politikaların yöneleceği hedefleri ve kullanılacak araçları belirleyici nitelikteki kavramları, ikinci gruba ise b_u_politikalar_ın u _y g u l a □ m a s ı n a_ taban_o I u ş t u racak, ıı.arn.lan__ger_çekliği saptamaya__yarayan ka!L.camlarL So_kabiliriz. İlk bakışta farkedilmese bile, özellikle birinci türdeki her kavramın arkasında belli bir topJumsaL mücadele_y_ ükü vardır. İkinci türdeki kavramların nes□ellik___iddiası 0Jmasına_ 1<arşLo_o_nJarın_da_dolaylı y_o.ldan__ da _olsa__benzec etkileri taşıdığı söylenebilir. Kavramlara böyle bir bakış açısıyla yaklaşıldığında bu kavramların irdelenmesinde izlenmesi gereken yol da hemen açıklık kazanmaktadır. Her kavramın iki yüzü bulunmaktadır. Birinci yüzü toplumsal açıdan bir kazanımı göstermektedir. İkinci yüzü ise bu kazanımları sınırlamakta, cieoeiim.altına_almaktadır. Bu durumda yapılacak o l a n ö n c e h e r kavramın bu iki yüzünü de sergilemek, daha sonra kazanımlarını koruyarak, yeni kazanımlar sağlamak için nasıl geliştirilebileceği üzerinde durmaktır. Bu geliştirme için kavrama yeni nitelemeler eklenebileceği gibi, kavramın tamamen değiştirilmesi de önerilebilir. HEDEF KORUYUCU-ARAÇ BELİRLEYİCİ KAVRAMLAR Geliştirilecek eylem planlarının amaçlarının ve araçlarının ne olması gerektiğini belirleyen çok sayıda kavramın olacağı açıktır. Bu yazıda bunlardan beşi; sürdürülebilirye[leşme (sustainablesettlement), insan merkezli çözüm,berkese konut, sorun ve_çözüm diyalektiği, yapabilir kılma (enabling) üzerinde durulacaktır. Bu kavramları sırasıyla ele alalım. Sürdürülebilir Yerleşme Habitat il için seçilen iki hedeften birincisi kentleşen dünyada sürdürülebilir yerleşmeyi gerçekieştirmektir. Sürdürülebilir yerleşme kavramının yorumlamasını yapabilmek için önce "sürd ürülebilirlik" üzerinde duralım. Sürdürülebilirlik 1987'de yayınlanan Brundtland raporuyla dünya gündeminde yerini almıştır. Arkasında 1970'Ii yıllardan itibaren gelişen çevre hareketlerinin kazanımları vardır. 1960'11 yıllarda dünyanın gündeminde kalkınmacı ideolojinin hakimiyeti vardı. Kalkınma, yapılan her eylemi ve faaliyeti meşru göstermek için yeterli görülüyor, kalkınma adına yapıldıkça çevrenin tahrip edilmesi sorgulanamıyordu. İşte 1980'Ii yıllarda, 1960'11 yılların kalkınmacı ideolojisiyle 1970'li yılların çevreci ideolojisinin uzlaşmasının 10 Prof. Or.İlhan TEKELİ sağlanması gerekiyordu. Bruntland raporuna bu uzlaşmayı sağlayan bir rapor olarak bakılabilir. Nitekim bu raporun gündeme getirdiği kavram "sürdürülebilir kalkınmadır". Bu bağlamda sürdürülebilir kalkınma bugünün insanının gereksinmelerini, gelecek kuşakların kendi gereksinmelerini karşılama olanaklarından ödün vermeden karşılayabilmesi olaraktanı mlan mıştır. Sürdürülebilir kalkınmanın Bruntland raporundaki resmi tanımı budur. Bu tanım iki farklı hedefi göstermektedir. (Bu hedefler de söz konusu raporda ayrıca açıklanmıştır). Bunlardan birincisi bugünün gereksinmelerini karşılamaktadır. Bugünün gereksinmelerinin yoksulların temel ihtiyaçlarını karşılamayı içerdiği açıklıkla belirtilmiştir. İkincisi ise teknolojinin ve sosyal örgütlenmenin sınırlamaları içinde çevreden yararlanmanın hem günün hem de geleceğin gereksinmelerini sağlamayı garanti edecek biçimde sınırlanmasıdır. Kavram dünyanın gündemine bu ikili hedef yapısıyla girmiştir. Bu kavramın nasıl kullanıldığı ve hangi tür politikaların gelişmesine kaynaklık ettiği incelenirse uygulamada birinci hedefin ihmal edildiği, sürdürülebilir kalkınmanın sadece ikinci hedefin gerçekleşmesine yöneldiği söylenebilir. Kavramın sosyal içeriği boşalmış, ekolojik içeriği ö n plana geçmiştir. Böyle bir gelişmeyi açıklamakta iki neden bulunabilir. Bunlardan birincisi ve en önemlisi dünya siyasal güçler dengesinin, birinci hedefi sürdürülebilirliğin tanımına koyma

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=