Tesisat Dergisi 16. Sayı (Temmuz-Ağustos 1995)

Bu gi rişten sonra aynı soruyu,çağımızın en önemli alanlarından birisi olan bilişim alanı için sorabiliriz: Bilişimde ne istiyoruz(veya istedik)? Önce, yukarıdakilere benzer, dua gibi bir "istek" tahmin edeyim. "Bilişim sektörümüzün, sahip olduğumuz nitelikli insan gücü potansiyelinden azami yarar sağlayacak ve donanım konusunda da ülke içindeki mevcut kapasiteleri harekete geçirecek bir dinamizme kavuşması". Eğer bunu çok tutmadınızsa; "Bilişim sektörünün, ekonomimize en fazla katkıyı yaparken, sektörün sorunlarının da demokratik bir biçimde çözümlenmesi" gibi önerilerde bulunabilirim. Bu ve benzeri hedef tanımları 'hiçbir şey' söylememekle eşdeğerdir. Hatta hiçbir şey söylememek daha iyidir, çünkü doğru olmasa bile en azından yanlış değillerdir. Önerilerim ise bütünüyle yanlıştır. Her sektörde olduğu gibi bilişim sektöründe de sorunlar vardır. Onların birer "mikro-hedef" olarak belirtimi de yanlış mıdır? Örneğin, kamu bilişim kesiminde çalışanların ücretlerinin göreli azlığı ya da bilişim disiplininin teknik hizmet sayılıp sayılmaması gibi... Bunlara doğru ya da yanlış hedef demek doğru değildir, çünkü bunlar hedef değildir. Bir konuda doğru hedef koymak bir yana, o konuda hedef konulup konulamayacağı daha önde gelen bir soru olmalıdır. Örneğin, "turistlere hizmet veren taksi şoförlerinin saçlı sakallı olmaması" doğru bir hedef gibi görünebilir ama "saçlı sakallı şoförler" sorunu aslında "görünen" (imajiner) bir sorundur. "Gerçek sorun" (Kaynaktaki Sorun) ise çok daha farklıdır. Saç, sakal ve hijyen TOPLUM konusunu önemsemeyenler yalnız turistlere hizmetveren taksi şoförleri değil toplumun önemli bir kısmıdır. Dolayısıyla, bilişim sektöründeki ücretler, standartlar, bilişim eğitimi veren kurumlarımızın nitelik/nicelik sorunları v.s. bunların hepsi "görünen sorun"dur, "kaynaktaki sorun" değildir. Bunu kanıtlamak çok kolaydır. Yarın bir kanun çıksa ve bilişim sektöründe çalışanların asgari ücretlerini yirmişer milyon lira yapıp bu ücretin altında personel çalıştırılamaz dese peşpeşe iki şey olur: Birincisi, bilişim personelinin önemli bir bölümü işsiz kalır; ikincisi ise bu defa başka meslek sahipleri (bilişimcilerle yakın çalışanlar başta olmak üzere) ayaklanırve bilişimciler iş yapamaz duruma gelirler. Yani, sonuçta sorun çözülmez daha da karmaşıklaşır. Zaten bir sorunun "görünen" ya da "kaynaktaki" olduğunu test etmenin en kestirme yollarından birisi de budur. Eğer sorun "görünen" tiptense, onu çözmek için harcanan çabalardan sonra durum daha da karmaşıklaşır. "Kaynaktaki sorunların çözümü için harcanan çabalardan sonra ise ya sorun ortadan kalkar ya da en azından sorun ortamı eskisinden daha az karmaşık hale gelir. Dolayısıyla, bazı konular "bağımlı değişken" durumunda olup o konulara ait sorunlar için doğrudan bir şey yapılamaz. Örneğin, bir bebeğin gece ağlaması ana-babası için bir sorundur ama bu soruna doğrudan çare bulunamaz. Ancak o soruna yol açan neden(ler)e çözüm bulunabilir. Eğer çocuğu ağlatan, onu sürekli ısıran bir sivrisinekse onu kovalamaktan başka çare yoktur. Yani çocuk ile ilgili bir şey yapamazsınız. Sorun, çocukla ilgisi sadece"ısırmak" olan sivrisinektedir. 8 Bilişim sektörünün de önemli özel bir sorunu yoktur. Önemli sorunlar sektörün dışındadır. O sorunların, hukuk, bayındırlık, iç güvenlik, işsizlik, toplumun ruhsal sağlığı ve sanayi konularına olduğu gibi bilişim konularına da yansımaları vardır. Daha açık bir deyimle az sayıdaki "kaynaktaki sorun" bütün bu sorunları "kesmekte" yani hepsini etkilemektedir. O halde, bilişim sektörüyle ilgili birinci öncelikteki "istenilen" (yani hedef), onu etkileyen Kaynaktaki Sorunlar'ın bilinmesi ve sonra da çözülmesi olmalıdır. Görüldüğü gibi bu "istenilen", bilişim sektörüyle doğrudan bağlantılı değildir. Bu, " Bilişimde ne istiyoruz, niçin olmuyor?" sorusunun araştırılmasında yol gösterecek bir ipucudur. Bilişim sektörünün gelişmesine katkıda bulunan insanlarımızın bir bölümünün, yukarıda değindiğim Kaynaktaki Sorunlar'a Yöneldiğini Yakından biliyorum. Ama o sorunlar önemsemeyip "Görüntü Sorunlar"ı bilişimin sorunları şeklinde tanımlamış iyi niyetli insanlarımızın da olduğu kuşkusuzdur. Sektörün bazı Görünen Sorunları'nı çözmek için uğraş verenlerin "istekleri" olmamıştır, olmasına imkan da yoktur. Onların yanısıra Kaynaktaki Sorunlar'a yönelenler de olmuş ama onlar da tam anlamıyla " i s t e k l e r i n i " gerçekleştirememişlerdir. O halde sonuç olarak her iki kesim de çaba harcamış ama "istekleri"ne ulaşamamışlardır. Buradan, bundan sonra ilk yapılması gereken ortaya çıkmaktadır: Görünen sorunlar'ı derhal bir kenara bırakıp, tüm gücümüzle Kaynaktaki

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=