özümleyebilmiş bir müessese olmak pek kolay bir iş değildir. Belki sadece modern makina ve az vasıflı insan gücü isteyen Tekstil gibi sektörleri burada ayrı tutabiliriz. Ama makinaimalat gibi emek, bilgi birikimi, teknoloji, tecrübe, dizayn, sistem gerektiren dallarda on yılda yukarıda saydıklarımı gerçekleştirebilmek pek kolay iş değildir. Ayrıca sadece üreticinin bilgi ve bilinci de yeterli değil. Sizi besleyen yan sanayi kuruluşlarının da aynı düzeyde olması gereklidir. Maalesef Ülkemizde gerek üretim adetlerinin çok az olması gerekse üretimi zorlayan Uluslararası Standartlarla uyumlu standardlarımızın olmaması, yan sanayi kuruluşlarının küçük birer atölye olarak kalmalarına neden olmuştur. Yazımın bundan sonraki kısmında sizlere alışılagelmişin dışında bakış açısı sunmak istiyorum; diyelim ki cam anlamıyla müesseseleşmiş, ISO 9000 sistemleri kurulmuş bir sanayi işletmesi olalım. Burada; imalatı (üretimi) bir bütünsellik içinde düşünürsek kısaca, şöyle özetleyebiliriz; Kalite güvence sistemiyle donatılmış fabrika ve yönetim anlayışı, tasarım metod, üretim, kalite kontrol ve tabii ki satış ve satış sonrası hizmetler. . . Görüldüğü gibi bugüne kadar, bikrinci sırayı alan kaliteyi yaratacak sistem görünüyor. Ben diyorum ki artık böyle olmayacak. Birinci sırada yer alan veya alacak olan kend ine özgün karakteri olan , benzerleri ile farkı yaratabilecek olan TASARIMDIR. Yani "YARATICILIK". Dikkat edersek gerek Amerika gerekse Avrupa aylardan beri "Fikri ve Sinai Mülkiyet Haklarının Korunması" konusunda uluslararası yasalara uygun bir yasanın hazırlanmasını ve uluslararası anlaşmaları imzalamamız konusunda ikazlarda bulunuyorlar. Hatta bu yasa çıkmazsa Amerika Tekstile kota koyacağını belirtti. Dünya ile ticari entegrasyonun birinci şartı olarak öne sürülen bu konu nedir? Neden bundan sonra çok daha önemli olacak. Kısaca izah etmek istiyorum. Nedir YARATICILIK. "İnsanların, ülkelerin, tüm kültür, sanat, bilimsel faaliyetlerin özümlenmesi ve bunun insanın yaratıcı dehasında şekillenmesidir. Yani, özgün bir tasarım kendi karakteri olan bir ürün tasarlamak ve üretmek. İşte batılılar serbest ticaretin birinci şartı olarak bu yaratıcılığın muhafazasını yani kopya edilmesini yasaklamak istiyorlar ki, isteklerinde çok haklılar. Bizim ülkemizde bu konu 1879 "İhtira Beratı Kanunu" diye bilinen çok eski tarihleri tanımlayan bir kanun düzeyinde. Yıllardır meclis kapılarında sürünen bir çok tasarı kanunlaşamamıştır. Batılılar artık kota, gümrük duvarı gibi bilinen tedbirler yerine, yaratıcı zeka ve yüksek teknoloji ürünlerine, gerek çevre koruma gerekse fikre değer verme ve koruma yasaları adı altında aşılamaz kocalar getiriyorlar. İşte "YAKLAŞAN FIRTINA" bu. Çünkü yaratıcılık, hemen kazanılacak veya parayla satın alınacak bir şey değil. Nesiller boyu insanları zengin kültür, sanat ve estetik duygularla donatacaksınız, teşvik edip ödüllendireceksiniz. Bunlar yıllar alan uğraşlar, toplam kültür ve sanat anlayışı ve yargıları ile bütün olan şeyler. sonra da meyvalarını toplayacaksınız. Peki ne yapmalıyız? Hemen şimdi bir dakika bile geçirmeden, okullarımızdaki seçmeli ders ve önemsiz dersler listesinde yer alan Sanat tarihi, resim, müzik... gibi derslerimize ağırlık verelim. Ancak; "Gaten by" İngilizcesi gibi yıllarca okullarda okutulup iki kelime bile İngilizce konuşamayan insanlar değil, gerçekten konuşabilen, düşünebilen, çizebilen sanatçı ruhlu yaratıcı insanlar yetiştirmeye çalışalım. İnanın dostlar başka çıkar yolumuz yok. Eğer biz yaratamazsak, özgün ürünler üretemezsek, olsak olsak ancak batının fasoncusu oluruz veya yüksek know-how, royalty, lisans, patent bedelleri ödeyerek rekabet gücümüzü yitiririz. Aç, açıkta, yoksul ve estetik duygulardan yoksun milyonlarca insan değil, nitelikli ve nicelikli az ve özlü bir nüfus planlaması da bu hedefe ulaşmanın temel taşıdır. Şimdi bu gözlem altında küçük ve orta sanayii incelersek maalesef çok olumlu şeyler söyleyemeyiz. Sektörün çok büyük bir bölümü için durumun hiç de iç açıcı olmayacağını açıklıkla belirtmek isterim. Tabii ki karşımızda dev sermaye ve teknoloji gücü ile ve en gencinin 30-50 TESiSAT DERGiSi SAYI 15 yıllara varan tecrübeleri ile, kitle halinde sanayi kültürü, sanat anlayışı, sınai ve fikri mülkiyetlere olan saygıları ve yasaları nedeniyle gelişmiş endüstriyel gücü ile işimizin kolay olduğunu söyleyemeyiz. Bu bağlamda sektördeki küçük firmaların spesifik ürünlere yönelip, bir üründe iyi olabilmeyi hedeflemeleri, rakip olarak yerli üreticileri değil Avrupalı üreticileri hedefseçmelilerdir. Bilgisayar teknolojisine dayalı üretim makinaları alınmalıdır. Mevcut Türk Standartlar Enstitüsü'ni.in yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Si.irade Avrupa'daki benzerleri (Almanya'daki TÜV Enstitüleri gibi özel kalite ve standart yeterliliği verebilen kurumların kurulması zorunludur. Ancak Türkiye'nin de hali hazır giren ve girecek olan ithal ürünlerde·uluslararası kalite belgeli olanlara izin vermesi. Türkiye'de yedek parçasroğu nıtması ve servis ağını kurması gibi gerekli zorunlulukları da koyması şarttır. Bu ülke;Avrupalı'nın ne eski teknolojisinin, ne de kalitesiz ürünlerinin çöplüğü olmamalıdır. Tüm müesseseler araştırma geliştirme faaliyetlerine hız vermelidirler ve bu çalışmalar Devletçe daha basit ve her boyutta kuruma uygulanabilir şekilde teşvik edilmelidir. Sanayiciler yeni buluşları ödüllendirmeli ISO 9000 sistemlerine hemen geçmeli. Tüm bunların yanında ihracata çok önem verilmelidir. Fakat her eline çekiç alanın, makas alanın, caka abkant alıp sacı kıvırıp ürün ürettiğini söyleyenin de ihracat yapıyorum diye ortaya çıkması fevkalade yanlıştır. Bu işe bir çözüm getirilmelidir. Kötü bir ürünün veya üreticinin hatası ti.im ülkeye mal edilen kötü örnekler teşkil ediyor ve düzeltilmesi fevkalade zor oluyor. Eğer boyut ve sistem olarak yeterli iseniz ürün kalitenizde de Avrupa'yı hedef alıp üretiyorsanız ihracat şansınız vardır. Özellikle Rusya, Balkanlar ve bizim için bulunmaz fırsatlar, fakat lütfen dikkatli olalım ve tüm Türkiye sanayisi adına basiretli bir işadamı gibi düşünelim ve hareket edelim. Bu şansı yitirmeyelim. Sonuç olarak daha mutlu insanlar daha prestijli bir ülke için elele diyorum.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=