Tesisat Dergisi 14. Sayı (Mart-Nisan 1995)

�����������������( �������������� �'Ü'R(JUPLÜ hizmeclerinin serbest olarak çalışan müşavir mühendis ve mimarlık firmalarına yaptırılmasında bu yönetmelik hükümleri uygulanır. Ancak bu hizmecler için ilgili bakanın onayı şarccır. Ancak yönetmeliğinin bu modern içeriğine karşın, yeni çıkartılan PM belgesi, değerlendirme ve düzenleme esasları ile ilgili bakanlık genelgesi, konuyu adem "müteahhit karnesi" düzenlenmesi gibi ele almış, mesleki yetkinlik ve deneyimi bir şekilde dışlamıştır. B u uygulama esaslarıyla PM kurumunun iyi ve doğru çalışacağını ummak en hafif söylemle safdillik olur. Odamız ve Şubemiz PM belgesinin genelgede tarif edildiği şekliyle uygulanmaya konulmasına cepheden karşıdır ve revizyonunu talep ermektedir. Belirtmek gerekir ki bu yönetmelik, Yapı Statiği Denerim Mühendisi benzeri bir yapılanmaya olan gereksinimi hiçbir şekilde ortadan kaldırmamaktadır. - Sigorta şirketleri de gelişmiş ülkelerde ybei rrç oakl ı yr löanr .d eBnuy ahpeı md e nteatsiamr ı ms ü r seüc ir ei çciinndi ne sigortalanması şeklinde olur, hem de zorunlu yapı sigortası· kapsamında yapı bazında gerçekleşir. Türkiye İnşaat ve Tesisat Müreahhicleri İşveren Sendikası (İntes) tarafından hazırlanan Yapıda Denerim Sorumluluk Sigorta kanun taslağı yasallaşırsa, sigorta şirketleri de yapı denerim süreci içinde doğrudan yer alacaklardır. - Yüklenici firma kavramı altında, yapı sürecının esas ve önemli katılımcılarından biri olan genel müteahhiclik hizmeclerini veren firmanın dışında, bu firmanın tüar şeet reonnkl aurrı un lı u, ş lçaerşı i dv ei yyaappmı amy aa lyzöenme el iski özel taahhüt hizmeclerini gerçekleştiren sf ierkmt öa lraer! ı aönrl gı yüot rl ue rz i. nB uüfyi rems i a l oa rl adbai çl ierşliedr i. (İMO) İnşaat Müteahhitleri Odası kurulması için yapılan çalışmaları desteklemektedir. Mm eüstleeakht hi ri. t lGi ke, r ecki düdlik ve me içzodke övneegme lrie kbsier uluslararası arenada müteahhit, yapıdan birinci derecede sorumlu taraftır. Yapıda sorumluluk zinciri; Müteahhit (Yüklenici Firma)-Tasarımcı (Müşavir Mühendis) - Denetçi (Denetim Mühendisi/kurum) şeklindedir. Dolayısıyla çağdaş yapı dediğimiz yapıları ancak mesleğine bihakkın vakıf, ciddi ve meslek etiğine yürekten bağlı müteahhiclerle gerçekleştirebiliriz. Bu yüzden ülkemizde şu anda varolan başıbozukluk ortadan kaldırılmalı, her sermayesi olanın "müteahhitlik" yapması kesinlikle önlenmelidir. - Yapı sahibi ve yapı sürecinde yer alan diğer kişi, kurum ve kuruluşlar da, gene yapı sürecine doğrudan veya dolaylı taraf olan gerçek veya tüzel kişiler olabilmektedirler. Hakları ve görevleri yasalarla tarif edilmiş bulunmalıdır. İşte ancak bu karmaşık ilişkilerin oluştuğu ve yasalarla düzenlendiği toplumlarda, tüketicinin korunmasından, insana dost ve çevreye uyumlu yapılar üretilmesinden söz edilebilir. Çarpıcı bir gerçek olarak bugün İsranbul'da konut ve işyeri olarak kullanılan yapıların yaklaşık %65 'inin (bir söyleme göre de %70'inin) kaçak olarak, hiçbir mühendis ve mimar eli değmeden yapıldıklarını hatırlatalım. Geri kalan %35'inde (%30) çok büyiik bir yüzdesinin teknik olarak yukarıda tartıştığımız şartları yerine getirmed iğini söyleyebiliriz. Ancak %2 ile %3 oranında yapı Çağdaş Yapı olarak anılmaya hak kazanmıştır, diye düşünüyoruz. SSoonnuoçlarak söylemek istediğimiz özetle şudur. Toplum her bakımdan demokratikleşmeden ve en üst düzeyde örgütlenmeden, bireyler çağdaş bir yurttaşlık ve yüksek bir tüketici bilincine ulaşmadan, toplum ve bireyin yapı denetimi konusunda da yüksek bilinç sergilemesi olanaksızdır. Vahşi kapitalizm sadece kaçak yapılaşmayı teşvik etmemiş, ormanlarımızı ve doğal yaşamı tahrip etmiş, havayı solunmaz, suyu kullanılmaz duruma getirm iştir. Kaçak yapılaşmanın skaoğyl amd aı ğmı ırşatnı tr a. s İasdteacne byua lp ı Bmü ayfüyka sşı eghöi zr Belediye Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, kaçak yapılara göz yummak karşılığında, onlardan "Bağış" adıalcında haraç alındığı ifade edilmiştir. Bu parasal TESİSAT DERGİSİ SAYI 14 potansiyel merkezi hükümeti de büyülemiş, Başbakan Prof. Dr. Tansu Çiller Hürriyet Gazetesi yazarlarından Ertuğrul Özkök'e yaptığı açıklamada; "Biz incelettik. Burada 30 trilyonluk bir potansiyel var.Dahaşimdiden bunun 23 trilyonunu toplamışlar. Bu 30 trilyonu biz toplasak, İscanbul'tın su sorununu çözeriz." demiştir. Ülkemizi ve kentimizi yönetenlerin yürüttüğü mantık, talandan çıkar sağlama mantığıdır, son kertede varacağı nokta her türlü suçun ranta dönüştürülebileceği ve para karşılığı hoşgöriilebileceği olgusudur. Bu tutum, yasal yapı yapanları cezalandırmaktan başka bir anlam taşımamakta, kaçak yapılaşmayı ise teşvik ermektedir. Bu beyanlar sadece İstanbul'un daha da vahşi b i r tarzda talan edilmesine yol açar. İscanbul'un su, bava kirliliği, ulaşım, altyapı ve akla gelebilecek tüm sorunları böyle yöneticilerin elinde kaclanarak artar. Kaçak yapılaşma insanların canlı canlı gömüldükleri bir mezar demektir. Anayasal bir cumhuriyette yöneticilerin tutumu bu olamaz!. . İmar suçu devler ve belediye kasasına akan bir rant olarak görülemez. Odamız ve şubemiz kaçak yapılara sürekli getirilen aflarla veya "bağış" adı altında toplanan haraçlarla arazi ve yapı mafyasına düzenli rant sağlanmasına cepheden karşıdır. Şimdiye kadar çıkartılan aflar, sadece dürüst yurttaşları cezalandırmış, mafyayı ise sürekli ödüllendirmiş ve cesareclendirmişrir. Çare nedir diye sorulacak olursa, burada diyebileceğimiz, sotumluluk duygusu taşıyan ve yurttaşlık bilincine erişmiş herkesin, "Bu dünya bana ait değil, çocuklarımıza aittir; bu emaneti en iyi şekilde koruyalım. " demesi ve bunun gereklerini yerine getirmesidir. Ülkemizde yukarıda anlatmaya çalıştığımız yapı üretim ve denetim mekanizmaları cam anlamıyla çalışmadığından, daha doğrusu tüm öğeleriyle kurulmadığından, ürettiğimiz yapılar özürlüdür. Odamızın hedefi de; belki de ütopyası demek de gerekebilir; bu tip çağdaş kurumları hayaca geçirmek, insan ve çevre dostu mühendislik yapıları yapmanın manivelalarını yaratmaktır. Bir gün muclaka. . .

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=