Tesisat Dergisi 14. Sayı (Mart-Nisan 1995)

ulaşıyor ise bizden de o kadar bilgi, deneyim ve katkı yansımadıkça ilişkiler dar bir ölçüde sürer, sanayimiz, araştırmamız ve bilimsel faaliyetlerimiz gerekli itici güçten yoksun kalır. Buna karşın bilgi ve deneyim transferi ne kadar iki yönlü olursa, ulusal ve uluslararası alandaki başarı ve gelişmemiz, etkinlik ve saygınlığımız o ölçüde artacaktır. Bu yöndeki ilişkilerin Derneğimiz ve diğer kurum ve kuruluşların ASHRAE modeli dahilindeki potansiyel ve katkıları ile gerçekleşebileceğine inanıyorum. Bu yöndeki gözlem ve önerilerim: 1. ASHRAE'nin işleyiş modeli ve stratejileri derinliğine incelenerek ülkemize adapte edilmelidir. Bu noktada akla hemen üniversitelerimiz, TSE ve TÜBİTAK gelmektedir. ister beğenilsin, isterse bazı çevrelerce beğenilmesin, TSE'nin uluslararası işbirliği anlayışı ve tecrübesi, ve katkı potansiyeli çok büyüktür. Bence, TSE bu model içerisinde hemen yer alabilecek kurul uşların başında gelmektedir. Ortak standard ve yönetmeliklerin oluşturulması, uygulanması, ıso standartlarına birlikte katkı, bilgi ve eleman alışverişi, TSE laboratuar imkanlarının projelere tahsisi protokollerle hemen uygulamaya geçirilebilecek konulardır. Bu çalışmalar, üniversiteleri ve fi rmaları güdümlü ve yapıcı bir platformda bir araya getirebilme potansiyeline de sahiptir. Daha şimdiden, kişisel girişimlerimle ASHRAE handbook da iki Türk standardı bir bölümün yeniden düzenlenmesine temel teşkil etmiş, ve ana kaynakça olarakgösterilmiştir. Bu standartlar ayrıca ISO'ya dateklifedilecektir. Görüldüğü üzere kişisel gayretlerle bile "iki yönlü", yani bizden de ASHRAE'ye bilgi ve materyal akışı pekala mümkündür. ASHRAE modeli içerisinde bunun örneklerini bir anda çoğaltmak bizim elimizdedir. Üniversitelerimiz ise bireysel d üzeyde arzulu olmalarına rağmen,idariyöndenuluslararası projelere girme hususunda tereddüt gösterebilmektedirler. Bundan iki yıl önce ASHRAE, endüstri eğitimi amaçlı 60 saatlik birHVAC & Rdersmüfredatının hazırlanması projesini ihaleye çıkarttı. Takribi bedeli de 70.000 ABD doları mertebesinde idi. Bu projeye teklif vermeleri için kendi üniversiteme gerekli bilgi ve alt yapı materyalini iletmeme rağmen bir cevap dahi alamadım. Parasal katkı bir yana, bunun ülkemize kazandırabileceği prestij ve ilişkilerin önemini düşündükçe hala üzü I ü rüm. TÜBİTAK'ın elinde ise devletimizin ve uluslararası anlaşmaların sağladığı çok büyük burs, araştırma fonu ve diğer idari imkanlar mevcuttur. TÜBİTAK kuruluş amaçlarının birisi de "üniversite-sanayi" işbirliğine yönelik politikalar üretip uygulamaktır, hattadevleti yönlendirebilecek imkan ve yetkilerle donatılmıştır. Demin de değindiğim v e TÜ BİTAK'a da arzettiğim gibi ASHRAE konu iki boyutlu değildir üniversite-sanayi boyutlarına ilaveten, uluslararası boyut, ticaret ve meslek kuruluşları, kamu kurumları, TSE ve benzeri boyutlar artık kaçınılmaz olmuştur. Maalesef genelde bu boyutlar, sanayi isminin altınasıkıştırılmakla geçiştirilmektedir. Bu yaklaşımı, TÜBİTAK'ın 1 994 yılında hazırladığı "Türkiye ÜniversiteSanayi İşbirliğinin Geliştirilmesi, Strateji Tasarımı ve Uygulama Modelinin Ortaya Konması Alt Komisyon Raporu'nda da hissetmek mümkün. Özellikle uluslararası boyuta bu raporda pek yer verilmemiştir. Bugünkü evrensel ve global Qünya konjöktörü içerisinde bu boyutu göz ardı etmek ise artık mümkün değildir. Bu boyut bizde çoğu kez uluslararası para ve burs desteklerinin ulusal projelerde kullanımının tanzimi, dağıtımı ve ülkemize aktarımındaki organizasyonu dar kalıbı içerisinde mütalaa edilmektedir. Bu nedenledir ki TÜBİTAK uluslararası ilişkilerin ve projelerin önünde değil arkasında kalabilmekte, bu ilişkiler çoğ u kez projeyi üstlenen kişilerin kendi insiyatif, beceri ve anlayışlarına terk edil mekted ir. Hal böyle olunca da uzun vadeli bir uluslararası -iki yönlü-global ilişki modeline uygun tutarlı bir yol izlemek de hemen hemen imkansız hale gelmektedir. Bu tutum, gene bir türlü uluslararası ilişkilerin "iki yönlü olması gerektiği gerçeğini" kaçırmamızdan kaynaklanmaktadır. Bilimsel açıdan, uluslararası faaliyetlerde bulunmuş olmak hatta profesörlük kad rosuna atama için yu rt dışı bilimsel dergilerde yayınlar yapmak yeterli ve gerekli görülmekte, daha önemli uluslararası ilişki ve katkıların sözü bile edilmemektedir. 1991 yılında başlattığım bir TÜBİTAK projesinde, kendi insiyatif ve ilişkilerimi kullanarak ASHRAE DiN ve ıso ile işbirliği kurmaya çalıştım. Bunların neticesinde demin de bahsettiğim gibi başta iki Türk Standardı olmak üzere, üretilen bilgi ve sonuçlar Ülkemizden uluslararası platforma aktarıldı. Bu sonuç pek tabiidir ki sadece benim değil ülkemin, üniversitemin ve projeyi destekleyen TÜBİTAK'ındır. Türk standartlarının uluslararası kabul görmesi, aynen kullanılması bu sektörde çalışan Türk firmalarının da uluslararası platformda etkinlik kazanması ve d olayısı ile milli sanayi in rekabet gücünün artması sonuçlarını doğurmaktadır. Ne yazık ki olayın bu boyutlarının TÜBİTAK'ın fark edip etmediğini bilmiyorum bile. Bilakis bu faaliyetlerimin bazen yadırgandığını hatta hoş karşılanmadığı izlenimini edindim. Son yıllarda kurulan teknoparklar bile global araştırma, uluslararası bilgi dolaşımı konularına yeterli ağırlığı verememişlerdir. Dikkat edilirse projelerin tahsisi ve teknoparkların fiziki konumunda bile üniversitelerin ülkemizde tartışılamaz bir ayrıcalığı vardır. Bu gibi tutum ve yaklaşımlar ise temelde 17 ASHRAE modeli ile taban tabana zıttır. 2. Sadece ASHRAE ile diğer bütün uluslararası kurum ve kuruluşlarla aynı model içerisinde "iki yönlü" ilişkilere geçilmelidir. Bu sanayimiz ve ülke ekonomimiz için çok gereklidir. 3. Dernek kanalı ile ASHRAE'nin araştırma projesi ihaleleri geniş bir biçimde duyurulmalı, katılım teşvik edilmelidir. 4. Sanayicilerimiz ve diğer kamu kuruluşları tek bir ortak stand şeklinde olsa bile bundan böyle ASHRAE sergilerine katılmalıdır. Bu seneki sergiye 2000 dolayında firma katılmıştır. HAVAC & R sektörü için bu büyük bir rakamdır. 5. ASHRAE teknik komitelerine katılım ve katkı artırılmalıdır. Asil üyelik kadar, international üyelik, hatta correspondent üyelik de etkili olup, sanırım bunu hepimiz kolaylıkla üstlenebilecek zaman ve bilgiye sahibiz. Bu noktada bir konuya daha değinmek istiyorum: ş u andaki kadrolar düşünüldüğü kadar yetkin değil. Mutlaka, ASHRAE Hand Book'u kullananlarımız, bir çok kez bir denkleme veya cümleye şüphe ile bakmıştır. Emin olunuz bunların %80'i gerçekten yanlıştır. Bunları hemen kişisel olarak veya Dernek kanalı ile ASHRAE'ye aktarınız. Bu basit görünen işlem bile ASHRAE için, bizler için çok önemlidir, ve iki yönlü bilgi akışının bir simgesidir. 6. ASHRAE yayınlarına yazılacak bilimsel ve uygulamalı konulardaki makaleler istisnasız özendirilmelidir. TÜBİTAK'ın bu konuda özendirici maddi desteği mevcuttur. Ancak yurt dışı ilişkili projeler neticesi ortaya çıkan makaleler "Tamamı yu rt içindeki bir ku rul uşta gerçekleştirilmediği (!)" gerekçesi ile maalesef reddedilmektedir. Bunu da anlayabilmek mümkün değildir. 7. En önemlisi,ASHRAEmodelini ülkemizde tanıtınız, ilgili kurum ve kuruluşları uyarınız, gerekirse eğitiniz. Eminim en çok vaktimizi bu faaliyetler alacak, fakat sonuç ülke yararına olacaktır. 8. Bugün artık ASHRAE sadece HVAC konusunda değil, çevre, hijyen, ekoloji, genel enerji politikaları, alternatifenerji kaynakları, malzeme, kimya mühendisliği, bilgisayar uygulamaları gibi birçok konuda faaliyet göstermekte, dolayısı ile ülkemizdeki birçok mesleği ve disiplini ilgilendirmektedir. Öğrenci üyelik de dahil olmak üzere ASHRAE de geniş tabanlı bir üye birikimi oluşturulmalıdır. Ülkemizin sanırım en eski ASHRAE üyesi Life Member statüsündeki Sayın Selim R. Suntur'dur. Kendi bilgi ve deneyimlerinden, özellikle soğuk tekniği konularında ASHRAE yararlanmaktadır. Sayın Suntur'un bu katkıları da arzuladığımız ve hedeflediğimiz iki yönlü bilgi akışının anlamlı bir simgesidir. Kendi fikirlerinden bizlerde en azASHRAE kadaryararlanmalıyız.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=