"' 0 0 N .. o 1ii :, >0) cı: ;;, .. vı 'iii ·e, ., C .; .. "iii {!!. •• •• •• GORUNUM ► Türk Kimliği ve ► Lozan Antlaşması Türk aydınlarının 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanmış olan Lozan Antlaşması'nı çok iyi bilmesi, ulusal birlik ve beraberliğe sahip çıkması gerekir. Lozan Antlaşması, Osmanlı lmparatorluğu'nun tasfiye belgesi, Türk Devleti'nin tapusu sayılır. Lozan Antlaşması ile Misak-i Milli sınırları çizilmiş, kapitülasyona son verilmiş, azınlıklar sorunu çözülmüş, Ermeni ve Yunan istekleri reddedilmiş, ulusal birlik içinde Türk kimliği kazanılmıştır. İhtilaf devletlerinin Montreau Mütarekesi ve Serv Anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalama girişimleri Kurtuluş Savaşı'nın kazanılması ile önlenmiş, Mudanya Mütarekesi ve Lozan Antlaşması Türkiye Cumhuriyeti'nin doğuşunu sağlamıştır. işgalcilerin, özellikle İngiliz Delegasyonu'nun Türk Delegasyonu'nu aşağılayıcı, tehditkar ve politik yaklaşımları na karşın Ankara Hükümeti'nin, özellikle ismet İnönü'nün inanılmaz direnci sonucu; ekonomik olarak çökmüş bir Türkiye'nin dönüp dolaşıp büyük devletlere muhtaç olacağı düşüncesi silinmiş, Lozan Antlaşması sonuçta bir zafere dönüşmüş ve halen geçerliliğini korumaktadır. Bugün AB ülkeleri özellikle Yunanistan bu anlaşmadan rahatsız olup, AB müzakerelerinde Türkiye'ye engel teşkil etmekte, başta Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkeleri daha doğrusu Hıristiyan alemi onlara destek olmaktadır. AB Uyum Yasaları'nın yan'ı sıra küresel ekonomi uygulamaları 20 Celal OKUTAN çerçevesinde tekrar azınlık sorunları gündeme gelmekte, ayrıca dış borçlar, IMF ilişkileri nedeniyle Lozan'da kazanılmış haklarımızdan taviz vermemiz beklenmektedir. Özelleştirme, yabancı sermaye, yabancıların emlak alımları , para dünyası düzenleme koşulları gibi birçok konu, ulus devlet anlayışımızı zedeleyici, üretici gücümüzü önleyici yöntemleri öne çıkmakta, bu konuda çok dikkatli olmamız gerekmektedir. Türkiye için birincil amaç, bilgi toplumu olmak olmalıdır. Bu yönleri ile değişim ve gelişim batı endekslidir. Ancak bu hedef hiçbir zaman Avrupa Birliği Devletleri'nin olmazsa olmaz kurallarına dayanmamalı, ekonominin en büyük silahı olan para gücüne tabi olmamalıdır. Bu Türkiye için birincil amaç, bilgi toplumu olmak olmalıdır. Ancak bu hedef hiçbir zaman Avrupa Birliği Devletleri'nin olmazsa olmaz kurallarına dayanmamalı, ekonominin en büyük silahı olan para gücüne tabi olmamalıdır. Bu anlamda AB müzakereleri, gümrük . birliği düzenlemeleri zaman W alacak, birçok yönleriyle bizi üzecektir. anlamda AB müzakereleri, gümrük birliği düzenlemeleri zaman alacak, birçok yönleriyle bizi üzecektir. Esas olan sabırlı ve dikkatli davranmak, soruna her yönüyle bakmak olmalı~ır. Genç Türk Devleti'nin insan gücü, çalışkanlığının yanı sıra gelişime uyum sağlama yaklaşımları dikkate alındığında, arzulanan hedeflere erişebileceği görülebilir; yeter ki, AB topluluğuna girişte acele edilmesin. ► Universiade 2005 ve İzmir İzmir, Türkiye'nin üçüncü büyükşehri olarak ülkenin dışa dönük, çağdaş ve medeni bir şehridir. Bütün Ege illerinin odağı ve temsilcisi sayılır. Ege'nin dağları; zeytin ağaçları ile yağ akan ovaları; üzüm ve incirleri ile bal üreten doğasının sağladığı zenginliklerle yaşar. Üzüm, incir, tütün, ayçiçeği ve zeytinlikler yöre halkını refah içinde yaşatmış ; yerlileri, Anadolu'dan göç etmiş köklü aileleri ile ülkede İzmir imajını yaratmıştır. Tabiatın güzelliği, denizi, iklimi, zenginliği ile İzmir; ziraatla uğraşan endüstrisi gelişen ithalat ve ihracatla ön sırayı alan bir merkezdir. Halkı çalışkan, cevval, uyanık ve egoları gelişmiş bir toplum sayı lır. Kendi içlerinde Ege'ye sahip çıkar, çıkarlarını korur, İstanbul ve Anadolu etkisinden uzak kalırlar. Kendi kendine yetecek düzeydeki toplu yaşam düzeni nedeniyle modernizasyon ve teknoloji gelişiminde bir anlamda ataletlidir. Dışardan gelenleri aralarına kolay almazlar. Topraklarına , sahillerine sahip çıkar, turizm ve endüstride gelişimi sınırlı tutarlar. Bu yönleri ile bir kısım serbest
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=