Tesisat Dergisi 287. Sayı (Kasım 2019)

14 Tesisat / Kasım 2019 tesisat.com.tr GÜNCEL YORUM Muhittin Tekman Makina Mühendisi - MBA B2B Medya Yayın Danışmanı İKLIMLENDIRME SISTEMLERINDEKI SOĞUTUCU AKIŞKAN F- GAZLARIN KULLANIMI SINIRLANDIRILDI yapan şirketler için de bu konularda çalışabilme belgesine sahip olmalarını zorunlu tuttu. Dolayısıyla piyasaya arz ve kullanıma ilişkin yasaklar ve kısıtla- malar geldi. Öncelikle yapılacak işler arasında da zorunlu periyodik sızıntı kontrolleri geliyor. Bu yönetmelik içeriğinde yer alan diğer bir önemli konu ise 1Ocak 2019 tarihinden itibaren florlu sera gazının CO 2 eşdeğeri cinsinden miktarı çok büyük önem kazandı. Çünkü ürünlerin ve ekipmanın barındırdıkları soğutucu akışkan miktarı için kotalar devreye girdi. Artık üreticiler toplam KIP’i göz önünde bulundurmak zorunda, yani kullanılan akışkanının doğrudan etkisi ekipmanı çalıştırmak için kullanılacak enerjinin dolaylı etkisinden daha önemli bir duruma gelmiş oluyor. Düşük KIP’e dönüşüm için yetkili- lerin olası zaman takviminde; konut ve ticari işyerlerindeki iklimlendirme sis- temleriyle klima santralleri ve endüst- riyel soğutma sistemlerinin ilk 2-3 yıl içinde dönüşümü öngörülüyor. Sonraki süreçte yani 3-4 yıl içinde de çatı üstü klima sistemleriyle soğuk odalar ve yoğuşma ünitelerinin yanı sıra ısı pom- paları da dönüşebilir öngörüsündeler. Merkezi iklimlendirme sistemleriyle VRF/VRV’lerin dönüşümü ise çok daha uzun zaman alabileceği belirtiliyor. D ünyamız son yıllarda florlu sera gazlarından (F-Gazlar; R134A, R410A vb. gibi) kaynaklanan CO 2 salımlarının etkisiyle giderek daha fazla ısınıyor ve bu ısınmanın etkisiyle de çeşitli doğa felaketleri yaşanma sıklığı da artıyor. 20. yy’ın sonlarında bu kötü gidişi gören bilim insanları ve dolayısıyla da devlet yetkilileri çeşitli önlemler almaya başlamıştı. Ülkemiz de bu önlemlere katkısının olacağı Montreal Sözleşmesi’ne 1991 yılında imza atarak taraf olmuştu. Ancak bu sözleşmede 2016 yılında yapılan Kigali Değişikliği ile küresel ısınmada çok güçlü etkisi olduğu kanıtlanmış olan HFC’lerin de bu sözleşme eki olarak kapsam altına alınması yeni çalışmaları gündeme getirdi. Bu duruma yönelik olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye’nin Avrupa Birliği uyum süreci kapsamında uyumlaştırma şartı bulunan 27 Çevre Faslı altında yer alan F-Gaz direktifi ve komisyon tüzüklerini uyumlaştırma çalışmaları kapsamında 4 Ocak 2018 tarihli ve 30291 sayılı “Florlu Sera Gaz- larına İlişkin Yönetmelik” yayınladı. Yönetmelik öncelikle etiketleme koşu- lunu getirdi. Ayrıca konuyla ilgili olarak çalışan teknik personeller için F-Gaz yeterliliği yani sertifika sahibi olmala- rını ve servis, bakım ve onarım işlerini Bu durumda öncelikle ne yapmalıyız? Yeni yönetmelik ile gerek üretilen gerekse de kullanılan iklimlendirme ürün ve sistemlerinde daha az soğutucu akış- kan içerenleri ön plana çıkaracak. Çünkü içindeki soğutucu akışkan miktarı bun- ların yıl içi kontrol miktarını da belirliyor, yani daha az veya daha çok kontrol yap- tırılması anlamına geliyor ki bu da hem masraf hem de zaman yitirilmesi demek. Dolayısıyla yeni nesil soğutucu akışkan- lar bulmak ve kullanımını sağlamak ilk çözüm olabilir. Bu zaman alacak gibi görünüyorsa en kısa zaman içinde sulu sistemlere göre çok daha fazla soğutucu akışkan barındıran DX sistemlerin kulla- nımı azaltılabilir. Yapılabilecek bir diğer öneri ise VRF türü sistemlerde daha çok miktarda ve daha küçük kapasitelerden oluşan dış ünitelerle daha çok zon oluş- turmak da bir çözüm olarak görülebilir. Böylece büyük kapasiteli dış ünitelerin kullanımının da önüne geçilebilir. Sonuçta daha az soğutucu akışkan kullanımının yolları aranacak ve belki de ilk akla gelecek olan; iklimlendirme sistemlerinde iç ve dış ortamlar için farklı uygulamalar yapmak olacak. Örneğin ısı pompalarındaki iç ortamda akışkan olarak su kullanırken soğutucu akışkanı sadece dış ortamda kullanmak genel bir çözüm olacak. n

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=